3 Nisan 2014 Perşembe

                            duyduk duymadık demeyin! twitter açıldı, darısı youtube un başına :)



26 Ekim 2013 Cumartesi

MEMORY WALL - Hergün 1 Kelime

Başlıktan da anlaşılacağı gibi hergün bir İngilizce kelime ezberliyorum. Fakat bunu odamda hemen yatağımın başında bulunan kolona yazarak yapıyorum. Bu iş için bir defter tutsaydım bu kadar verimli olmazdı sanırım. Duvara yazınca her yazdığım aklımda kalıyor ve hergün yatmadan önce bir göz atarak unutma ihtimalini azaltmış oluyorum.

 Başlayalı 12 gün olmuş, demek oluyor ki 12 tane yeni kelime öğrenmişim. Bence iyi fikir ;)  

21 Mart 2013 Perşembe

Casablanca

Fotoğraflar Casablanca filminden. Kadın oyuncuların kıyafetleri 50'lerin elit tarzını yansıtıyor. Çok beğendim çok... 




 

 
                                                                                                          







15 Mart 2013 Cuma

Seinfeld izliyor musunuz?

Seinfeld bu aralar zevkle izlediğim dizini adı. Eski sayılabilecek ve tam dokuz sezon yayınlanmış bir dizi. Ben lisedeyken cnbc-e Türkiye'de yayın hayatına yeni başlayan bir kanaldı. Orada her rastladığımda izlerdim bu diziyi ve çok hoşuma giderdi.


Konu aslında temel olarak çok yalın ve basit. Dizinin üç erkek ve bir kadından oluşan dört kişilik bir oyuncu kadrosu var. Her bölümde bir olay, olgu veya kişiye odaklanılır. Tanıtımında, hiçbirşey hakkında olan tek dizi olarak reklamı yapılmıştır. Fakat izledikçe görüyorsunuz ki bu dizi aslında herşey hakkında! Konular genelde günlük hayatta hepimizin başına gelen, sıradan, bazen güldüğümüz bazen ağladığımız noktalara temas ediyor. Her bölüm kendi içerisinde bir bütünlük oluşturuyor ve her bölümde yeni bir konuyla açılış yapılıyor. Bir iki bölüm izledikten sonra karakterlere alışmaya başlıyorsunuz ve böylece diziden aldığınız keyif katlanmaya başlıyor. Bana kalsa daha çok yazarım. Kısaca Seinfeld kesinlikle izlemenizi tavsiye edeceğim bir dizi..



Not: Elaine karakterinin tarzını çok beğeniyorum. Zaman zaman onun  giydiklerinden hoşuma gidenleri paylaşabilirim.

10 Mart 2013 Pazar

En sevdiğim kremim

Şimdi sizlere biraz aynı sefa kreminden bahsetmek istiyorum. Aynı sefa çiçeğinden yapılan bu krem genel olarak yaralara ve yanıklara iyi gelmesiyle bilinir. Gerçekten de bir yerimde yara olduğunda ne zaman bu kremi sürsem iyileşme süresi farkedilir şekilde hızlanıyor. Ben bu kremi dudaklarım için kullanıyorum. Benim dudaklarım çok kuru ve çatlak, bu yüzden de sürekli nemlendirmem gerekiyor.





Fakat bugüne kadar denediğim dudak nemlendiricilerinin çoğu sürdükten kısa bir süre sonra kuruyor ve dudaklarımın daha da beter çatlamasına sebep oluyorlardı. Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine aynı sefa kremini kullanmaya başladım ve oldukça memnun kaldım. Bu krem dudaklarımı çok uzun süre nemli tutuyor ve çatlaklarımı da iyileştiriyor. Tabiki günlük kullanımı bıraktığımda dudaklarım yine kuruyor ama ben bu kremin performansından çok memnunum. Özellikle geceleri sürerek yatmaya dikkat ediyorum, böylece sabah kalktığımda dudaklarım gayet nemli ve yumuşacık oluyorlar. Krem renksiz olduğu için gün içinde de rahatlıkla kullanabiliyorum hatta dilersem üzerine renkli dudak ürünleri de sürüyorum.





Kremi bitkisel ürünler satan mağazalarda bulmak mümkün. Bildiğiniz gibi artık neredeyse her şey kimyasal madde içeriyor ve bu kimyasallar zarar olarak vücudumuza geri dönüyor. Bu ürünün doğal olması içimi çok rahat ettiriyor.  Benim kullandığımın markası Destek kozmetikti. Bu bittikten sonra başka markaları da denemeyi düşünüyorum ve tabi ki denediklerimi burada paylaşmayı sabırsızlıkla bekliyorum :)

9 Mart 2013 Cumartesi

İlk paylaşımımda dünyaca ünlü bir marka olan Chanel'in parfümü Chanel No 5'dan bahsetmek istiyorum. Öncelikle şunu söylemeliyim ki bu aralar kokulara fena halde kafayı takmış durumdayım. Son zamanlarda çok fazla uçakla yolculuk yaptığımdan, hava alanlarında bekleyerek geçirmem gereken zamanların çoğunu duty free'lerde parfümlerle haşır neşir olarak geçirdim. Bu vesileyle pek çok koku denedim ve ne yazık ki çoğusu da yolculuğumu kötü geçirmeme sebep olacak kadar ağırdı. Bu arada tabi ki koku konusunda hassas olduğumu ve çoğu parfümün başımı ağırttığını da belirtmem gerekir sanırım :) Konuyu fazla dağıtmadan Chanel No 5'a dönüyorum.





Bilen vardır bilmeyen vardır diye ayrıntılı bir şekilde anlatmak istiyorum. Bu parfüm Chanel'in kurucusu Coco Chanel'in kendi markası için seçmiş olduğu ilk parfümdür. İlk bakışta farkedilir şekilde sade bir şişeye ve isme sahiptir. Böyle olmasını da bizzat Coco Chanel'in kendisi istemiştir, çünkü ona göre öne çıkması gereken şey koku olmalıdır. Tam da istediği gibi olmuştur ve Chanel No 5 daha çıktığı yıllardan itibaren klasik ve akılda kalıcı bir parfüm haline gelmiştir.




Tabii parfümün bu kadar ikonik bir hale gelmesinde reklamların çok büyük bir payı olduğunu da es geçmeyelim. Burada kastettiğim şey sadece ticari amaçla yapılan reklamlar değil elbette. Parfüm hakkında kulaktan kulağa yayılan şehir efsanesi tadında bazı hikayeler vardır. Bunlardan biri parfümün ismiyle ilgilidir. Anlatılanlara göre Coco Chanel  ünlü bir parfüm üreticisi olan Ernest Beaux'den 10 tane koku örneği yapmasını ister. Beaux koku örneklerini hazırlar ve numaralandırarak sunar. Coco Chanel hiçbirisine bakmayarak direk 5 numaralı kokuyu seçer ve o koku efsaneleşerek bugüne kadar gelir. Parfümün içeriğinin 50 yıldır hiç değişmediği de söylentiler arasındadır. Daha fazla bilgi için buraya tık tık.




Ve gelelim bu kokunun bendeki karşılığına. Daha önce de dediğim gibi ağır kokulara pek gelemiyorum. Chanel No 5 da benim için biraz ağır bir parfüm ki bu fikrime katılanların sayısı az da değildir. Hatta birçok kişinin tütün kolonyasına benzettiğini bile duydum. Neye benzerse benzesin onun bir klasik olduğu gerçeğini yok sayamayız değil mi? Bu parfüm benim aklımda güçlü kadın imajını uyandırıyor. Fazla genç olmayan, ne istediğini bilen, şık ve alımlı bir kadın imgesi canlanıyor gözümde. İşte böyle.. Herkese mutlu Pazarlar, görüşmek üzere...

                                           Chanel No 5'ın İstanbul'da çekilen reklam filmi.







Merhabalar,
Gezdiklerim, gördüklerim, deneyimlerim bende o kadar çok birikim oluşturdu ki sonunda onları paylaşmazsam hem onlara hem de kendime yazık edeceğimi düşündüm. Bu yüzden bir blog açıp hayatla ilgili zevkli, eğlenceli, pratik bilgilerimi ve deneyimlerimi burada paylaşmak istedim. Kendimce bir şeyler yapıp görüp mutlu olmak istiyorum. Bu arada bloğumun varlığından eşe dosta haber vermemeyi düşünüyorum. Bakalım, belki de zamanla takipçim olacak arkadaşlarım veya tanıdıklarım bile çıkar. Ben de dönüp bu yazdıklarımı okuyup gülümserim :)